İslami Cihad: Aksa Tufanı ABD-İsrail planına karşı önleyici saldırıydı

Filistin İslami Cihad Hareketi’nin (FİC) siyasi büro üyesi, FİC’in Arap ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı ve Lübnan’daki temsilcisi İhsan Ataya, The Cradle’a verdiği özel röportajda Aksa Tufanı operasyonunun şu ana kadar neler başardığını, bölgedeki ‘Direniş Ekseni’nin oynadığı rolü ve Gazze savaşının İsrail işgaline ne gibi yeni gerçeklikler dayatacağını anlattı.

Ataya’nın en önemli iddialarından biri, Filistin direnişinin Aksa Tufanı operasyonunun bir ‘önleyici saldırı’ olduğu. Ataya’ya göre İsrail ordusu, ABD öncülüğündeki Arap devletleriyle normalleşme planının bir parçası olarak Gazze’deki direnişe ‘önleyici bir darbe’ vurmaya hazırlanıyordu.

Aksa Tufanı operasyonunun amacının en başından ilan edildiğini kaydeden FİC yetkilisi, bunları şöyle sıraladı: Mescid-i Aksa’nın hedef alınmasını, Müslümanların dini ritüellerinin aşağılanmasını veya hakarete uğramasını, Filistinli kadınlara saldırılmasını, Mescid-i Aksa’nın Yahudileştirilmesi ve İsrail işgalinin normalleştirilmesi veya zamansal ve mekânsal olarak bölünmesi çabalarını önlemek.

Ataya’ya göre operasyonun ikinci hedefi, İsrail işgal güçlerinin yıllardır hapishanelerinde tuttuğu Filistinlileri işgal hapishanelerinden kurtarmaktı.

Üçüncü ve en önemli hedeflerden biri de, FİC yetkilisine göre, önleyici bir operasyon gerçekleştirmekti çünkü ABD-İsrail ittifakı Filistin direnişine sürpriz bir saldırı hazırlığındaydı.

Ataya ayrıca Aksa Tufanı’nın aynı zamanda ABD’nin Suudi Arabistan’la son dönemde gerçekleştirmeye çalıştığı ‘normalleşme’ girişimini de kesintiye uğrattığına işaret etti.

İsrail’in Gazze direnişini Hamas ile özdeşleştirmeye çalışması meselesine de değinen Ataya, “Hamas’ı hedef almak tüm Filistin direnişini hedef almaktır ve bu eksendeki direnişin öncüsünü hedef almaktır. İşgalin ‘Hamas IŞİD’dir’ fikrini pazarlamaya ve bu yalanlarla uluslararası kamuoyunu Filistin direnişine karşı manipüle etmeye çalışmasının nedeni budur. Ama kesinlikle Hamas’ın hedef alınması tüm Filistin direniş hareketlerinin hedef alınması demektir, çünkü Gazze’deki direnişi kırmak tüm bölgedeki direnişi kırmak demektir,” dedi.

‘Tüm direniş gruplarının masada güçlü bir şekilde yer aldığını’ söyleyen FİC yetkilisi, savaşın çeşitli düzeylerde ortak bir operasyon odasından yönetildiğini, olup bitenlerin ‘an be an dikkatle takip edildiğini’ ve bölgedeki ‘Siyonist-Amerikan projesini’ ortadan kaldırmak için için Gazze’nin ve direnişin çıkarlarına neyin uygun olduğuna karar verildiğini vurguladı.

Gazze’ye yönelil saldırıların boyutları hakkında da konuşan Ataya, “Katliamların çirkinliğine ve Filistin halkına karşı işlenen büyük çaplı cinayetlere rağmen, zaferlerin hiçbir zaman bedelsiz ve fedakârlıksız olmadığına inanıyoruz. Cezayir, Fransız sömürgeciliğinden kurtulmak için milyonlarca şehit verdi ve Filistin halkı da davası uğruna şehitler verdi ve vermeye devam ediyor,” ifadelerini kullandı.

Operasyonun planlanmasına ve Filistinli direniş gruplarının katılımına ilişkin bir soruya yanıt veren FİC yetkilisi, Kassam Tugayları ve Hamas liderliğinin başından beri operasyonun planlayıcısı olduğunu, fakat operasyon başladıktan sonra, Gazze’deki diğer direniş gruplarına  ortak operasyon ekibi içinde bu savaşa katılmaları için bilgi verildiğini belirtti.

Gazze’nin karadan işgali hakkında da konuşan Ataya, İsrail’in şu ana kadar direnişin karşı koyma kabiliyetini test etmeye yönelik bir girişimi olduğunu ve işgalin ‘hayal kırıklığına uğramamak’ için henüz kara harekatına başlamaya karar vermediğini öne sürdü.

Ataya, müzakerelerin de tıkandığını ve İsrail’in 5 günlük ateşkes sağlayacak bir koşula uymak istemediğini savundu. İsrail’in sadece bir günlük ateşkes istediğini kaydeden yetkili, Filistinli grupların, ne yardım kamyonlarını boşaltmak ne de Filistin halkına dağıtmak için tek bir günün yeterli olmadığını bildiğinin altını çizdi.

Ataya’ya göre Gazze’deki direnişin bugün istediği şey, “Filistin halkına karşı yürütülen imha savaşının durdurulması, düşmanın yenilgisinin kabul edilmesi ve esirlerin karşılıklı değişimi için bir müzakereciye gidilmesidir.”

İsrail’in ABD açısından tüm bölgeyi sömürgeleştirmesini sağlayacak bir araç olduğunu savunan Ataya, “Amerika’nın ‘büyük sopası’ ‘Aksa Tufanı’ operasyonunda kırıldı, bu yüzden tüm bu bölgeye saldıran bu ordu için bu yenilgiyi tersine çevirmeye geldi, bu bölgedeki ileri üssü için geldi,” dedi.

Yetkili, ‘tüm bu fedakarlıklardan sonra’, Filistinli direniş liderlerinin hiçbirinin, artık direnişin elinde bir hazine olarak görülen İsrail askerlerine karşılık tüm Filistinli mahkumlar serbest bırakılmadan tatmin olmayacağını vurguladı.

Ataya, Aksa Tufanı’nın İsrail ile Filsitin direnişi arasındaki çatışmada neyi değiştirdiği yönündeki bir soruya ise, “Operasyon, bölgenin ve dünyanın çehresini değiştirmek, direnişin çıkarına, Filistin’in kurtuluşunun çıkarına ve bu bölgedeki Amerikan-Siyonist projesini bozmak için düzenlendi,” cevabını verdi.