2014 yılından bu yana devam eden Yemen savaşında, Suudi Arabistan ile İran’ın yakınlaşmasıyla başlayan barış umudu sürerken, Sana’ya karşı Suud-BAE işgal koalisyonunu destekleyen İngiltere’nin ülkedeki propaganda ağı ifşa oldu.
İstihbarat kuruluşu ARK ve kurucusu eski MI6 ajanı Alistair Harris tarafından yönetilen propaganda kampanyasının, dokuz yıldır süren ve özellikle Yemen’in sivil nüfusunu hedef alan çatışma boyunca tam bir gizlilik içinde faaliyet gösterdiği ortaya çıktı.
Gizli belgelere ulaşan The Cradle’a göre, ARK’nın ‘multimedya’ enformasyon savaşı kampanyası, halkın Ensarullah hareketine olan sempatisini zayıflatmak ve çatışmanın ancak Londra’nın mali, ideolojik ve jeopolitik çıkarlarına uygun şartlarda sona ermesini sağlamak için tasarlanmıştı.
Örneğin, BM’nin pek popüler olmayan barış önerisinin kamuoyunda kabul görmesi, ‘Yemen vatandaşlarıyla etkili bir şekilde iletişim kurmak’ ve onların fikirlerini değiştirmek için ‘Birleşik Krallık’ın hedeflerini destekleyen’ yerel STK’ların ve medya kuruluşlarının propaganda desteğini gerektiriyordu.
Bunun yanı sıra Suudi liderliğindeki işgal koalisyonunun bombardımanlarını ve hava saldırılarını eleştiren, enformasyon alanındaki ‘yeni aktörlere’ karşı koymak da gerekliydi.
Yerel nüfustaki okur-yazarlık oranının düşüklüğünü göz önünde bulunduran ARK, Riyad’ın hakimiyetindeki bir barış planının erdemlerini öven ‘görsel açıdan zengin’ bir ürün paketi oluşturmayı tasarladı.
Bu ürünler çevrimiçi ve çevrimdışı olarak dağıtılacak, ‘kapsayıcılığı sağlamak için kasıtlı olarak farklı demografileri, mezhepleri ve yerleri içerecek’ ve Yemenlilerin odak grupları ve anketleri ile bilgilendirilecekti.
ARK’nın kampanyası ‘barışın tema olarak kullanıldığı cinsiyete göre ayrıştırılmış şiir yarışmaları’ ve ‘tiyatro oyunları ve belediye binası toplantıları’ düzenlemeye kadar uzanıyordu.
Bu propaganda ürünlerinin birçoğu, ARK tarafından kurulan, STK’lar ve gazetecilerden oluşan bir suni ağ olan Tadafur’un (Arapça ‘birlikte çalışın ve birleşin’ anlamına geliyor) işi gibi görünüyordu.
Tadafur’un kamuoyuna duyurduğu misyonu, ‘yerel düzeydeki çatışmaları çözmek’ ve ‘yerel toplulukları çatışma çözme çabalarında birleştirmek’ idi.
Kampanya başlangıçta altı Yemen vilayetinde ‘hiper-yerel düzeyde’ başladı ve daha sonra ulusal düzeyde güçlendirildi.
Her düzeyde gerçekleştirilen faaliyetler, ‘Bizim Yemen’imiz, Bizim Geleceğimiz’ sloganı gibi ‘ortak makro temalar’ üzerinden birleşik mesajlar içeriyordu.
Her vilayette, ARK tarafından yönetilen gruplarda, ‘özel saha görevlileri’ olarak görev yapan ‘tanınmış, saygın ve etkili’ gazetecilerle birlikte ‘güvenilir’ bir yerel STK haberci olarak belirlendi.
ARK’nın tercih ettiği STK’lar şunlardı: ‘Husi etkisinin güçlü olduğu’ Hacca’da Al-Mustaqbal Institute for Development; Ensarullah yönetimindeki Sana’da Faces Institution for Rights and Media; Marib’de Marib Social Generations Club; Lahij’de Rouwad Institution for Development and Human Rights; Hadramut’ta Ahed Institute for Rights and Freedom; Taiz’de Generations Without Qat.
Şirketin ‘saha görevlileri’ kadrosu şu kişilerden oluşuyor: Mansour Hassan Mohammad Abu Ali, TV yapımcısı Thy Yazen Hussain, İnsan Haklarını Koruma Kamu Örgütü basın yetkilisi ve gazeteci Waleed Abdul Mutlab Mohammed al-Rajihi, Alhadramiah Belgesel Enstitüsünden yapımcı Abdullah Amr Ramdan Mas’id, Family and Development dergisi yayın sekreteri ve Yemen Times’ın Taiz haber müdürü Rania Abdullah Saif al-Shara’bi ile gazeteci ve aktivist Waheeb Qa’id Saleh Thiban.
ARK’nın saha görevlileri ve STK’lar ‘”hiper-yerel kampanyaları başarılı bir şekilde tasarlayıp uyguladıktan’ sonra, ‘ilgili faaliyetlerle ilgili bilgilerin ulusal düzeyde yayılması’ sağlanacaktı.
Bunun için kilit platform, 2016 yılında açılan ve sayfanın bir İngiliz istihbarat varlığı olarak ARK tarafından oluşturulduğunu bilmeyen on binlerce takipçisi olan ‘Bab’ adlı bir Facebook sayfasıydı.
ARK, Bab sayfasını popüler bir çevrimiçi halk topluluğu kisvesi altında, STK ve saha görevlisi bağlantısı tarafından düzenlenen ‘yerel barış inşası girişimlerinin’ video ve görüntüleri de dahil olmak üzere ‘barış sürecini teşvik eden’ propaganda yayını olarak kullandı.
BM’nin Yemen barış planı kapsamında da faaliyet yürüten ARK’ya bağlı STK’lar, bu faaliyetin doğrudan BM’ye bağımlıymış gibi görünmemesi için özen gösteriyordu.
Fakat ARK’nın kampanyaları ‘ulusal düzeyde başarılı bir performans’ göstermeye başladığında, şirketin saha görevlileri ile ulusal ‘paydaşlar’ (ve sonuç olarak BM) arasında ‘bir köprü kurmayı’ planladı.
Başka bir deyişle, tüm bu oyun ARK’nın barış müzakerelerindeki merkezi rolünü arka kapıdan sağlamlaştırmaya hizmet etti.